26 Ocak 2008
Vodaphone David Lynch ile aynı fikirde değil (bakınız 4 posta öncesine). "Artık internet tamamiyle mobil oluyor" mu gerçekten?
24 Ocak 2008
parlayan 10 yeni meslek
Fast Company, 2008'de "ten jobs you didn't know you wanted" başlığı altında popülerliği artan ve artacak yeni meslekleri sıralamış. Bu meslekler sırasıyla; yeni lezzetler uzmanı (flavorist), el yapımı bira erbabı (brewmaster), duyusal marka yöneticisi (sensory brander), karbon kontrol mühendisi (carbon coach), uyku eğitmeni (sleep intructor), sanal evren misyoneri (metaverse evangelist), etkileşim tasarımcısı (interaction designer), lunapark treni mühendisi (roller coaster engineer), animasyon sanatçısı (animator) ve seyahat yazarı (travel writer). Değişen dünyaya değişen meslekler... Bu sene ÖSS tercih rehberinde bu meslekler yer alacak mı acaba? :P
link ten jobs you didn't know you wanted
link ten jobs you didn't know you wanted
20 Ocak 2008
18 Ocak 2008
dijital ya da geleneksel: marka vaadi & deneyimi
"Reklam, insanlara ne düşünmeleri gerektiğini söylemek yerine, anlamı hakkında kendi kararlarını vermelerine fırsat tanıdığı zaman daha çok işe yarıyor." diyor Jon Steel. Aslında "reklam" dediğimiz şey yaratıcı hayal gücümüzü harekete geçirecek alanı açabiliyorsa etkili ve keyifli oluyor. Dijital dünyada yapılan işler için farklı bir durum söz konusu değil. Nihayetinde dijital mecranın dinamikleri farklı işlese de marka vaadi üzerine marka deneyimi yaratabilmek mecradan bağımsız gerçekleşiyor. Ha geleneksel mecra (TV, basın vs.) ha dijital mecra. Temel kural aynı: "Marka ve tüketicisi arasında duyusal veya duygusal çift yönlü ilişki yaratabilmek, bu ilişkiden doğan etkileşim üzerine reklam kampanyası yaratmak."
İşte buna hoş bir örnek: Domino's Pizza. Online ortamda kendi pizzanı tasarla. Malzemelerini, hamurunu seç, tamamen kendine özel pizzanı yarat ve sipariş et. 30 dakikada kapında... "Big fantastic deal" marka vaadi üzerine dijital ortamdaki marka deneyimi bu kadar iyi entegre edilebilirdi.
link Domino's (Big Fantastic Deal)
via Adverblog
İşte buna hoş bir örnek: Domino's Pizza. Online ortamda kendi pizzanı tasarla. Malzemelerini, hamurunu seç, tamamen kendine özel pizzanı yarat ve sipariş et. 30 dakikada kapında... "Big fantastic deal" marka vaadi üzerine dijital ortamdaki marka deneyimi bu kadar iyi entegre edilebilirdi.
link Domino's (Big Fantastic Deal)
via Adverblog
14 Ocak 2008
david lynch & iPhone yorumu
Telefonlar üzerinden film izleme deneyimi hakkında her zamanki gibi özgün yorumunu yapıyor David Lynch. :)
link diğer bir konu ve David Lynch yorumu
link diğer bir konu ve David Lynch yorumu
11 Ocak 2008
datanın görselleştirilmesi ve estetikleştirilmesi
Datanın derlenmesi, filtrelerden geçirilerek görselleştirilmesi ve estetikleştirilmesi sayesinde kullanılabilir interaktif bilgi olarak sunulması konusuna yoğunlaşan Neoformix, geçtiğimiz günlerde 2007'nin en iyi 10 postasını yayınladı. Bu en iyi 10 posta, java ve processing ile hazırlanmış interaktif uygulamaları içeriyor. 2008'de yoğun olarak karşılacağımız bu uygulamalara benzer (ama kopyası olmayan) yerel projeler görebilecek miyiz acaba?
link top ten posts on Neoformix
link konuyla ilgilenenler için bir diğer kaynak
link konuyla ilgilenenler için bir diğer kaynak
link daha önce bu konuyla ilgili ne yazmışım?
link daha önce bu konuyla ilgili ne yazmışım?
link top ten posts on Neoformix
link konuyla ilgilenenler için bir diğer kaynak
link konuyla ilgilenenler için bir diğer kaynak
link daha önce bu konuyla ilgili ne yazmışım?
link daha önce bu konuyla ilgili ne yazmışım?
07 Ocak 2008
Four Eyed Monsters (71 minutes)
Yukarıda gördüğünüz 71 dakikalık "ilişkiler ve aşk" temalı "Four Eyed Monsters" isimli film Arin Crumley ve Susan Buice projesi. Dediklerine göre izlediğimiz film Brain ve Susan'ın gerçek hikayeleri. Oyuncular da kendileri. Online ortamda tanışan Arin ve Susan, ilişkilerinde tek bir kural belirliyorlar. Bu kurala göre kesinlikle birbirleriyle konuşarak iletişim kurmuyorlar. Filmleri "The Sundance Channel Audience Award" dahil olmak üzere birçok ödül kazanıyor ve onlarca film festivalinde gösterime giriyor. Filmin gösterildiği şehirleri Google Map aracılığıyla işaretliyorlar. Dünyanın farklı şehirlerinde filmin gösterime girmesini isteyenler "Heart Map" üzerinden kendi şehirlerini işaretleyerek istekte bulunuyorlar. Filmin Youtube ve Myspace üzerinden gösterilmesi ile sponsor ve reklam gelirlerini şimdiden 50.000 $'a çıkarmışlar bile. Filmin DVD kapak tasarımını kendileri yapıyor, lazer yazıcılarından çıktı alarak el yapımı göz nuru kopyasını da isteyenlere ücret karşılığı postalıyorlar. Önümüzdeki aylarda filmin devamı niteliğinde yeni bölümlerin gösterime gireceğini duyuruyorlar. Siteye üye olanlar film müziklerini indirebiliyor, yayınlanmamış bölümleri izleyebiliyor ve gelişmelerle ilgili son bilgilerden haberdar oluyorlar.
"Dijital dünyada ilişki ve aşk, sosyal network, sinema sektörü, online pazarlama" gibi başlıklar altında detaylı incelenmesi gereken bir "case study" ve hepsinden önemlisi büyüleyici bir film ile karşı karşıyayız... Filmin görüntü kalitesi yüksek olduğu için yükledikten sonra "tam ekran" izlemenizi tavsiye ederim. İyi seyirler...
link Four Eyed Monsters
"Dijital dünyada ilişki ve aşk, sosyal network, sinema sektörü, online pazarlama" gibi başlıklar altında detaylı incelenmesi gereken bir "case study" ve hepsinden önemlisi büyüleyici bir film ile karşı karşıyayız... Filmin görüntü kalitesi yüksek olduğu için yükledikten sonra "tam ekran" izlemenizi tavsiye ederim. İyi seyirler...
link Four Eyed Monsters
Etiketler: dijital, görsel, inovatif, sanatsal, stratejik, viral
04 Ocak 2008
daily del.icio.us
Links for 2008-01-02 [del.icio.us] Posted: 03 Jan 2008 12:00 AM CST
|
02 Ocak 2008
digital age dergisi
İlk sayısı Şubat 2008'de yayınlanacak olan "Digital Age" dergisinin tanıtımı geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Digitalage Konferansı'nda yapıldı. Kapital Medya bünyesinde yayınlanacak olan Digital Age dergisi, dijital endüstrinin ve yeni teknolojilerin hayatımızı nasıl dönüştürdüğüne odaklanmayı ve dijital çağın nabzını tutmayı hedefliyor. Derginin "beta" sayısı konferans sırasında katılımcılara sunuldu. Dergide ben de "Siberpank'ın Kısa Tarihi" yazımla katkıda bulunmaya çalıştım. Dergide ilgim ve bilgim dahilindeki konularda yazmaya devam edeceğim umarım. Yazının tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.
Siberpank Kısa Tarihi
1983 senesinin sonbaharı. Isaac Asimov’un bilimkurgu dergisi Amazing’de kısa hikayeleriyle ismini duyurmaya çalışan genç yazar Bruce Bethke, hikayesine konu olan bilgisayar korsanı bir grup genci tanımlamak için yeni bir terim kullanır. Bu Siberpank’tır (Cyberpunk). Bethke’nin kısa hikayesindeki ileri teknoloji hayranı gençler ahlaki kuralları önemsemeyen, empati duygusu gelişmemiş, klavyeleri aracılığıyla geliştirdikleri teknolojik dili kullanarak iletişim kuran, güvenliği hiçe sayan, bilgisayar suçlusu pank kuşağıdır.
Aslında Siberpank kültürünün temeli 1950'lerde atılır. ABD'de ortaya çıkan bir grup popüler kültür karşıtı yazar ABD toplumunun değerlerine karşı yazılarıyla “Beat” kuşağını temsil ederler. Tam da bu dönemde sibernetik biliminin ve bilgisayar sistemlerinin geliştirilmesinden rahatsız olan yazarlar ve felsefeciler “Bilgisayar Karşıtı Kültür”ün temsilcisi olarak ortaya çıkarlar. Bilgisayar sistemlerinin geliştirilmesi ve ağ yapıları sayesinde bilgisayarların birbirlerine devamlı bağlı olmalarının özgürlük sunduğu fikrine kuşkuyla bakan bu yazarlar Siberpank kültürünün temelini atarlar.
“Net hakkında hala coşkuluyuz, tıpkı Walt Whitman’ın trenler ve telgraf hakkında olduğu gibi. O, trenlerin ve telgrafın bizi birleştireceğini, bizden bir topluluk yaratacağını düşünüyordu. Trenlerin birgün toplama kamplarına insanları taşıyacağını öngöremezdi elbette.” Andrei Codresku (1946- ...) Romanya kökenli Amerikalı yazar, şair ve senaryo yazarı.
Daha sonraları hipergerçekliğin felsefesi haline gelecek olan Siberpank kültürü, William Gibson’ın yazıları ve Bruce Sterling’in teorileri ile kendini bulur. William Gibson, 1984 senesinde yayınlanan ve 6.5 milyonluk satış rakamına ulaşan Neuromancer kitabı ile Siberpank akımının babası haline gelir. Bu kitapta Gibson, Siberpank terminolojisini geliştirmiş, literatüre Siberuzay (Cyberspace) ve Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) terimlerini eklemiştir.
“Siberuzay. Her ulustan milyonlarca yasal kullanıcının, her gün yaşadığı anlaşmalı halüsinasyon. İnsan sistemindeki her bilgisayarın kayıtlarından yansıtılan verilerin grafiksel sunumu. Kavranamayacak bir karmaşıklık.” William Gibson, "Neuromancer" kitabından.
Gibson, Sterling ve diğer Siberpank yazarları bilimkurguyu iyi veya kötü olarak tanımlama çabasına girmezler. Siberpank kültürüne ait hikayeler ile geleceğe yönelik bir dünya kurgusu sunarlar. Bu dünya kurgusu tam bir distopyadır. Sibernetik ve pank kelimelerinden türeyen Siberpank dünyası yüksek teknolojinin yanında düşük yaşam standartını ifade eder. Teknolojinin hakimiyetinde çürümüş şehir hayatı, karanlık atmosferler, gotik fanteziler, halüsinasyonlar ve hipergerçeklik içeren göstergeler, ikonlar, işaretler Siberpank kültürünün beslenme alanları olur. Ve en önemlisi Siberpank, teknolojiyi ve bilgiyi vazgeçilmez bir gerçeklik, gücün ifadesi ve asıl çözüm yolu olarak kabul eder. Siberpank’lar için internet bir özgürlük alanıdır. İnternet, bilgiyi paylaştıkları ve gücü elde ettikleri yerdir. Onlar için sistemle mücadele edebilmenin yegane yolu sistemin içine sızabilmekten geçer.
“Topluluk (Community) ve iletişim (Communication) sözcükleri aynı köke sahiptir. Bir iletişim ağı kurduğunuz her yerde bir topluluk da kurarsınız ve ne zaman bu ağı yıkarsanız –yasadışı ilan ederseniz, çökertirseniz ya da erişilemeyecek kadar pahalı kılarsanız–, topluluğu da incitmiş olursunuz.” Bruce Sterling, “The Hacker Crackdown” kitabından.
Siberpank’lar “bilgi güçtür” derken aslında bilgiye kuşkuyla bakarlar. Hiçbir zaman bir doğruyu, gerçeği bulduklarını söylemezler. Herhangi bir doğruyu aramanın en iyi yolunun kuşkuculuktan geçtiğini savunurlar. Bilgiye sahip olmak bu nedenle önemlidir. Yayınladıkları ilk manifestolarında bunu net olarak ortaya koyarlar.
“Bizler siberuzayda yaşarız, her yerdeyiz, sınır tanımayız. Bu siberpankların manifestosudur. Bizler değişik olanlarız. Bilgi okyanusunda yüzen teknik fareleriz. Biz, bilgisayar sistemlerini “hack” ederek, gidebileceği en son noktayı araştıranlarız. Biz, parktaki bankta, dizinde bilgisayarıyla oturarak, en son sanal gerçekliği programlayan yetişkinleriz.
Bizimki elektroniklerle doldurulmuş bir garajdır. Bipleyen modemler, homurdayan yazıcılar ve bilgisayarlarla dolu bir mahzende yaşamayı seçeriz. Bizler gerçeği, diğerlerinden daha farklı görenleriz. Bizler, hayalperestlerin gözlüklerine sahip gerçekçileriz. Siberpank başlı başına yeni çağın doldurduğu bir kültürdür. İçinde bulunduğumuz toplum tutucu, tıkanık ve hastadır. Eskiyi, denenmiş gerçekliği tercih eden toplum, devrimci yeniliği, sahtekarlığı ve hür düşünceyi reddeder. Oysa tek yapılacak olan ellerini uzatıp yeniliği hissetmek, düşünceleri, kelimeleri özgür bırakmaktır.
Sistem yanlıştır, doğduğu günden bugüne değişmemiştir, bu nedenle de bir bilgi tutulması içinde yaşamaktayız. İnternet, fikirlerimizi serbestçe ifade edebildiğimiz yerdir. Net, bizim gerçekliğimizdir, krallığımızdır.
Mikro dünyalarında yaşayan insanlar, globalleşmenin onlardan neler götürdüğünün farkında değiller. Onlar için hayat, yalnızca, bildikleri gibi karanlıklar içinde yaşamayı sürdürmektir.
İnsanlar gelecek hakkında fazlasıyla iyimser bir bakışa sahiptirler. Bizler ise bugünü yaşarken, geleceğin bizlere söylendiği gibi temiz ve aydınlık olacağına inanmamaktayız. Biz, günü yaşarken yarın neler olacağına dair fikir üreten insanlarız. İnterneti kim kontrol ederse güç onundur. Bilgi güçtür!” Siberpank Manifestosu ilk versiyon.
Siberpank kültürü müzikten sanata, bilgisayar oyunlarından ve özellikle sinemaya kadar popüler kültüre dair bir çok yaratıcı disipline ilham kaynağı oldu. “Harcore Techno & Punk” olarak tanımlanan müziğiyle teknoloji merkezli “trashy” yaşam şekline hitap eden Prodigy, bu yıl çıkardıkları “Year Zero” isimli deneysel albümleriyle Nine Inch Nails Siperpank kültüründen beslenen müzik gruplarından sadece ikisi. Siberpank kültüründen ilham alarak 1994-1999 arası internet sanatının öncülüğünü yapan Vuk Ćosić, Jodi.org gibi sanatçı ve sanatçı gruplarının yaptıkları işleri sınıflandırmak için kullanılan “Net-Art” ve “Net-Artist” terimlerinin literatüre girmesi aynı döneme rastlıyor.
Siberpunk sinemasının ilk örneği olmamasına rağmen pazarlama stratejisi bakımından doğru zamanda vizyona giren Blade Runner (1983) ve arkasından teker teker sinemada yer bulan Videodrome (1983), Brazil (1984), RoboCop serisi (1987-1990-1993), Ghost in the Shell (1995) ve burada saymayı unuttuğum bir yığın Siberpank filmi arka arkaya vizyona girer. Serisinin son filmi olan Matrix Reloaded (2003) ise bu kültüre ait kavramların tüketilmesinde kitleleri doyum noktasına getirir.
Günümüzde “Artık bunlar kurgu değil, gerçek” savını öne sürenler Siberpank’ın sonunun geldiğini iddia ederken, bir diğer grup ise genetik biliminin diğer bilim dallarına katkısıyla, klonlama ve implantasyon yöntemlerindeki gelişmelerin Post- siberpank dönemini başlattığını iddia ediyorlar. 2005 senesinde Fransız hekimlerin insan yüz naklini başarmaları, Amerikalı bilim adamlarının mikro organizmalardan yola çıkarak nano-devreler tasarlamaları gibi örnekleri öne süren Post-siberpank’çılar bu kültürün mutasyon geçirdiğini savunurken şu sıralarda manifestolarının üçüncü versiyonunu yazmakla meşguller.
Etiketler: digitalage