Kampanyaya ait "women++men" videosunu izlemek için yukarıdaki görsele tıkla.
Dikkat! Kampanya videoları yoğun porno içeriyor! Demedi deme!
Shai Wear, 2002 senesinde kurulmuş bir Fransız markası. agence7seven bir reklam ajansı. 'Sexpacking' ise agence7seven tarafından Shai Wear iç çamaşırı ürünleri için 2006 senesinde hazırlanmış bir reklam kampanyası. Hazırlanan interaktif porno katalog ile porno içerikli reklam filmi içinde oyuncuların giydikleri iç çamaşırları hakkında bilgi alıyorsunuz. 2 sene önce gerçekleşmiş bu kampanyadan geç haberdar olmam nedeniyle :] kampanyanın sona erdiğini ve sitenin kapanmış olduğunu fark ettim. Fakat kampanyada kullanılan videoları ajansın web sitesinden izleyebilirsiniz. Kampanya hakkında ne gibi geri dönüşler olduğunu merak ettim ve "Yoğun porno içerik iç çamaşırı sattırır mı?" tartışmasını başlattığını gördüm. Kampanyanın gerçekleştiği 2006 senesinden itibaren geçen 2 sene içinde satış rakamlarındaki değişim ne oldu bilemiyorum. Videolarda kullanılan "There is no reason to be shy/shai" şarkısı ise iyi bir seçim olmuş. Yorum sizin. :]
Tekrar ediyorum, bu videolar yoğun porno içeriyor!
Portishead'in yeni albümü geliyor. Hatta geldi bile. Yeni albümlerini last.fm üzerinden duyuruyorlar. 21 Nisan'dan itibaren last.fm üzerinden albümün dinleneceğini duyurmuşlar. Bu arada yeni albümün tanıtımı için viral video çekmişler ve last.fm'de bu videoyu yayına vermişler. Portishead'in neden last.fm'e bu kadar önem verdiklerini şu bilgiyi görünce biraz olsun anlayabiliyoruz. Portishead: "13,552,423 plays scrobbled on Last.fm". Madonna: "19,320,778 plays scrobbled on Last.fm". Madonna'ya şu durumda bile çok yaklaşmışlar. Madonna'nın geçmişini ve yayınladığı onlarca albümü düşünürsek Portishead'in 3. albümlerini dört gün sonra yayınlaması ve Madonna'nın önüne geçecek olması dijital müzik piyasasıyla ilgili önemli ipuçları veriyor.
Ben albümü e-mule üzerinden edindim bile. :) Dosya paylaşım ortamlarında son albümleri havalarda uçuşuyor şu anda. Son olarak, şu yorumu yapmak istiyorum: Albümdeki "Magic Doors" şarkısı MÜ-KEM-MEL!
Son günlerde sıkı bir Joost TV izleyicisi oldum. İçeriğindeki kanalların çeşitliliği, görüntü kalitesi, navigasyonun kullanışlılığı sayesinde klasik tv kanallarını izleyemez oldum. Bilgisayarımı evimdeki tv'ye bağlayarak istediğim konudaki kanalı, programı veya filmi istediğim zaman izliyorum. Tek sorun internet bağlantı hızının ara ara düşmesi ile sıkıntı yaşamam. Fakat son günlerde bu sıkıntı da azaldı. Ara sıra bağlantı hızıyla ilgili Telekom'a hoş olmayan temennilerde bulunsam da eskiye nazaran daha iyi bağlantı hızı var. Geçen ay İstanbul Modern'deki Animasyon Film Festivali'ndeki gösterim beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Bir PC'yi projeksiyona bağlayıp internet ortamında zaten çoğunu daha önce izlemiş olduğumuz animasyonları arka arkaya göstermekten ibaret bir sosyal okazyondan öte bir şey değildi. Bunları düşünürken Joost TV'deki animasyon kanallarından bir seçki yapıp, arkadaşlarımı eve davet ederek izlemenin fena bir fikir olmadığını düşündüm. Çünkü ilgi alanınızla ilgili videoları izlerken istediğiniz anda izlediğiniz film hakkındaki bilgilere ulaşmanız, o sırada aynı videoyu izleyenlerle mesajlaşabilmeniz gibi yenilikçi özellikleri bünyesine entegre eden Joost TV, daha önce yaşamadığımız deneyimler sunuyor. Gösterime davet ettiğim kişi sayısı evimin büyüklüğü ile doğru orantılı olduğu için böyle bir buluşmaya ilgi göstereceğini düşündüğüm arkadaşlarımı davet edebiliyorum. :) Aslında kısaca yapmaya çalıştığım şey kahve, çay, içki ve çerez eşliğinde "evde film festivali" organizasyonu. Olaya matraklık katması için yukarıdaki "flyer"ı hazırladım ve buna "1. Animasyon Film İzlencesi / powered by Joost TV" dedim. Bu ilk gösterimde "Vancouver Film School" öğrencilerin bitirme projelerini (Yaklaşık 30 kısa animasyon film) ve 2007'nin en beğenilen animasyon kısa filmleri toplu gösterimini (yaklaşık 20 kısa film) izleyeceğiz. Eğer eğlenceli olursa "kısa film gösterimleri" ile devam etmeyi düşünüyorum.
Umarım güzel bir buluşma olur ve o geceden video ve fotoğrafları buradan yayınlarım. Joost TV'nin ne olduğunu merak edenler aşağıdaki lansman filmini izleyebilir ve buradan Joost TV'yi kendi indirebilirler.
"Lately I've been hooked on Joost TV. The variety of channels, the high resolution quality along with the useful navigation offered by Joost, I can't really watch the classic TV channels anymore. I mean, how can I when I can watch whatever channel, program or movie I want, whenever I want, simply by connecting my computer to the TV. The only problem, well, is the slow internet connection interrupting the speed of the stream. But even that has been getting better lately. Even though I still curse Turkish Telekom sometimes; the connection has been getting much better. Last month I went to see the Animation Festival at Istanbul Modern Arts Museum.Well, that turned out to be dissapointing. The whole thing turned out to be a social occasion where a projector was connected to a PC, showing animations -which we already had all seen - one after another. It would be great to have a selection of animations from Joost TV and screen them for a bunch of friends at my place I thought. You see, it's possible that the viewer will access all the information related to the chosen movie, whilst messaging the other viewers who are also connected, watching the same movie. Joost TV is a pioneer that integrates all these features while offering new experiences to its viewers. Now, the number of guests can only be as big as my place; therefore I can only consider those who I think will really get a kick out of this. So, actually what I'm trying to do here is to organize a “film festival @ home” accompanied by some coffee, tea, drinks and snacks. And to have a bit more fun, I've eve made the flyer above and called it “1. Animated Films Broadcast / powered by Joost TV”.We're going to see around 30 short animated films created by the senior students of Vancouver Film School as their major graduation projects as well as 20 others which are probably the best of 2007. Should it turn out as enjoyable as I think it will be, I will continue and make it a habit."
Şimdi sana linkini verdiğim sayfada gidiyorsun ve yaklaşık 3 dakika süren ses kaydını dinliyorsun. Ama kesinlikle kulaklık takmalısın. Benim gibi kuşkulu birisiysen (kulağıma birisi çığlık atacak diye kaygılandım) istersen benim yaptığım gibi kulaklık olmadan dinleyebilirsin. Her hangi bir hinlik yok. Kulaklığını tak, gözlerini kapatmayı unutma ve keyfini çıkar. Şaşıracaksın. :) link virtual barbershop
Burada sık sık konu ettiğim "bilginin görselleştirilmesi ve estetikleştirilmesi" konusunda yerel örneklerimiz o kadar az ki. Hatta yok! Bilgiyi online ortamda sunabilmek için eldeki datayı düzenlemek, filtreleyerek enformasyon haline getirmek ve yorumlayarak işitsel ve görsel bilgi halinde sunmak gerekiyor. Bu zorlu prosesin altına girmek istemeyen tasarımcılar ve bu tasarımcılara iş veren markalar yabancı sitelerin tasarımlarını, tasarım kodlarını kopyalayarak günü kurtarıyorlar. Alan memnun satan memnun durumu. Hep şikayet ettiğimiz Türkçe içerik sorununu bu alanda da yaşıyoruz. Artık uzun metinler döneminin bittiğini biliyoruz. Peki bu uzun metinleri kim görselleştirecek? Ses, video ve fotoğrafın metinsel içerikle etkileşimli entegrasyonunu doğru düzgün şekilde sunan Türkçe bir site gösterebilir misiniz? Yok! Yukarıdaki örnek New York Times gazetesinin web sitesinde The Metropolitan müzesinin Yunan ve Roma dönemi eserlerinin sergilendiği bölümünün online ortamda sunumu. Bu, yabancı sitelerde gördüğümüz birçok örnekten sadece birisi. Web sadece eğlence ortamı mıdır? Web sadece geyik muhabbeti ortamı mıdır? Bilgisiz ve kopyacı tasarımcılar, interneti bu anlamda kullanmayı gereksiz bulan, markalarına prestij ve değer katacağının farkında olmayan hem ilgisiz hem bilgisiz marka yöneticileri ve hepsinden önemlisi bu markalara dijital ortamda hizmet veren interaktif ajanslar özgün ve değerli işler çıkarmak istiyorlarsa, istiyorsak internet=eğlence, eğlence=sululuk algısından artık kurtulmamız gerekiyor.
linkThe Metropolitan müzesinin Yunan ve Roma dönemi eserlerinin sergilendiği bölüm
Bu arkadaşın ismi H725. Gelecekten, 2059 senesinden geliyor. Gelecekte her şeyin görselleşeceğini, metnin ortadan kalkacağını, çevremizdeki görsel kodların tamamının imajlardan ve videolardan oluşacağını anlatıyor ve bizi uyarıyor. Metni ve kelimeleri korumamız konusunda bizi uyarıyor. Aşağıdaki "this is the future" linkiyle ulaşacağınız sayfada farenize basılı tutarak dolaşırsanız ne demek istediğini daha iyi anlıyorsunuz... link this is the future link save the text save the words
Fikri çok beğendim. Yapan arkadaş anlaşılan yeni bir furya başlatmış. Buna benzer onlarca video dönüyor video paylaşım sitelerinde. Tabii burdan karlı çıkan Daft Punk oluyor. :)
"Fikir öylesine bariz bir şeydir ki, biri tanımlamasını yaptığında nasıl olup da kendi kendinize bunu düşünemediğinize şaşarsınız. Bir fikir, bir durumun bütün yönlerini kapsar ve onu yalınlaştırır. Boşluktaki bütün uçları bir düğüm altında birleştirir. İşte bu düğüme fikir denir. Fikir, karmaşık olanı şaşırtıcı bir sadeliğe dönüştüren sentezdir. Bir insanın, yeni bir fikir yakalayabilmesinin tek yolu vardır: Sahip olduğu iki ya da daha çok fikri yeni bir bütünsellik oluşturacak biçimde birleştirmek ya da bütünleştirmek. Bunun yolu da, bu fikirler arasında, o zamana kadar farkına varamadığı ilişkiyi bulmaktan geçer." Jack Foster / Fikir nasıl bulunur? How to get ideas? MediaCat Kitapları 2005
"Face your pockets" projesi siteden anladığımız kadarıyla Rus arkadaşların gerçekleştirdikleri bir proje. Cebimizdeki objeleri bir tarayıcı üzerine yerleştirmemizi istiyorlar. Ayrıca kendi suratımızı da aynı şekilde bu objelerin yanında görmek gibi bir istekleri daha var. Ortaya çıkan görseli gönderiyoruz ve sitede yayınlıyoruz. Nokia'nın "cebinde ne var?" sitesinin ilham kaynağı burası mıdır bilinmez ama buradaki görsellerin yan yana durmaları sayesinde ortaya ilginç bir arşiv çıkmış. link face your pockets link cebinde ne var?
"Google Master Plan", Ozan Halıcı & Jurgen Mayer'in bitirme tezleri olarak hazırladıkları video. Simon Robson'ın "What Barry says?" ve David A. Wise'ın "The Google Story" kitapların ilham alarak hazırlamışlar. link
Marketing Türkiye'de yayınlanan bir haber: "Basılı medya ayakta kalmak için çeşitli yollar ararken, sesiz sedasız birkaç işsiz gazeteci tarafından İsveç’te metrolarda başlatılan bedava gazete dağıtımı birkaç yıllık bir süre içinde tiraj anlamında Avrupa’nın büyük gazetelerini tehdit eder hale geldi. Bedava gazete tirajlarının artması ve yayıncılarının kâra geçmeye başlamalarının ardından Murdoch Grubu’nun da bedava gazete çıkarmaya başlaması, yani dev medya kuruluşlarının da bu uygulamadan nasiplenme isteği, Avrupa’daki bedava gazete çılgınlığının ayyuka çıkmasına sebep oldu. Sokaklarda, caddelerde, toplu taşıma araçlarında, arabalarda kısacası akla gelebilecek her yerde insanlara ulaştırılan bu ücretsiz yayınları daha çok 18-35 yaş grubu şehir içi yolculuk yapan kişiler okumayı tercih ediyor. Özellikle sabah trafiğinin yoğun olduğu 6:30-9:30 saatleri arasında okunan beleş gazeteler özet niteliğindeki haberler ile en fazla 15-20 dakikada okunup bitirilebiliyor."
Geçtiğimiz sene internete bir video düşmüştü. Söz konusu video, farazi bir “Museum of Media History” tarafından sunuluyor ve 2014 yılında yayınlanmış gibi anlatılıyor. Muhtemel tahminleri içeren videoya göre, Google ve Amazon birleşerek GoogleZon adını alacak, Google Grid adında yeni bir oluşum tüm içerikleri ve hizmetleri toplayacak, Microsoft online arkadaş bulma sitesi Friendster’ı alacak ve 2014 yılında medya algımızı değiştiren EPIC (The Evolving Personalized Information Construct-Gelişen Kişisel Enformasyon Yapısı) ortaya çıkacak. 2015’te “haber ustaları” en çok aranan ve kazanan profesyonel medya üreticileri olacak. Haber ustaları, yani, yeni araç ve teknikleri kullanarak kendine has içerik kaynakları oluşturup özel içerikler üreten, RSS kaynaklarını takip eden haber editörleri. Geleceğin haber direktörleri ve üreticileri “haber ustaları” olacak. Gezegendeki tüm medya tüketicileri için bilgiye erişebilecek, süzebilecek, önemlerine göre sıralayabilecekler. Bunu yaparken kullanacakları içerik kaynağı herkesin tüm zamanlarda bilmeyi isteyebileceği her bilgiyi içerecek ve tek olacak. link Marketing Türkiye'de bahsi geçen haber link Yukarıdaki metinlerin kaynağı ve video metinlerinin Türkçe çevirisi linkGooglezone
Wii'nin fiziksel yararlarını anlatan viral video. Ben espriyi çok beğenmedim aslında. Viral videoların içeriklerinin sansürsüz tasarlanabilmeleri nedeniyle illa seks temasını kullanmak mı gerekiyor? Ayrıca bunu da doğru düzgün kullanamamışlar. Markalar için çekilen viral videoların olmazsa olmaz koşulu olan iğrençlikle ilgili olan o ince çizgiyi aşmışlar. Bu durum da rahatsızlık veriyor. Beni rahatsız etti en azından.